+2

Burada amaç ikamelerine yönelmek. GDO'lu mısır şuruplarına yönelecekler. Mısır şurubu daha az maliyetli bir üründür. Şeker pancarındaki şekerden daha tatlı. Hatta ayçiçek yağından ucuza satılan mısır yağları bulunmaktadır. Ben mısır tohumu üreren firmada geçici kontrolör olarak çalıştım. Geçen yıl, bu yıldan ötürü iki kat daha fazla mısır dikileceğini söyledi. Ki geçen yıl bile bir önceki yıla nazaran daha çok ekim olmuş. Diğer tohum firmaları da üretimini arttırdı. Kısacası bunun kararı çoktan verildi.

1 yorum
+2

Hileye teşvik için çaba kokuyor bence şwker fabrikalarının kota sınırlaması. Şekerli ürün üreticileri şeker bulamazsa glikoz şurubu, fruktoz şurubu, aspartam ya da en kötüsü yapay tatlandırıcılar kimyasal tatlandırıcılar kullanması olacak. Kota sınırını niye koyuyorlar birde buna geniş çerçeveden bakalım. Ürünlerinde pancar şekeri kullanırsa, enflasyon ile doğru orantılı olarak maliyetleri artacak ve genel enflasyonun artışına sebep olacak, şeker fabrikaları kota koyarsa diğer üreticiler pancar şekeri ile şurup ya da tatlandırıcıları beraber kullanacak ve maliyetleri düşecek, böylelikle enflasyon tahminlerin altında çokacak. Oyun büyük oyun, biraz dah geniş düşünmek gerek bu konuları. Umarım ben yanılıyorumdur diyorum bu şeker kotasında.

2 0
paylaş
+1

Bu demek oluyor ki üreticiler dışarıdan ithal etme yoluna gidecek. Eğer haber doğru ise bu da yakın zamanda şekerlere yeni zamların geleceğinin bir göstergesidir. Umarım doğru bir haber değildir. Kendi topraklarımızın şekerin yiyelim. İthal olan şekerlerin ne kadar sağlıklı olduğunu bilmiyoruz. Bundan dolayı yerli malı yurdun malı demeli ve onu yemeli.

1 0
paylaş
1 yorum
+1

Çok haklısınız diyebilirim ben köydeyim buranın insanları fabrikaya pancar satmama başladı neden mi bir kere devlette iken o fabrika sana güvence veriyorlardı şimdi özel olduğu için biraz sıkıntı tabi kesinlikle satmamaları lazım fabrikaları o yüzden dolar düşmüyor ve yükseliyor diyebilirim bir kere ithal ihracattan fazla

+1

Bu zamana dek de ürünlerde salt şeker kullanmıyorlardı diye düşünüyorum. Çeşitli tatlandırıcılarla değirmeni döndürmeye çalışan uyanık üreticiler hiç de az değil. Şimdi şeker fabrikalarının satılması da tümünü aynı yola teşvik ediyor ve etmeye de devam edecek. Elimizde ne var ne yok dışarıya veriyoruz zaten. Her şey bitirildi. Hayvancılığından tarımına, milli değerlerden manevi değerlere dek geniş kapsamlı bir katliam gerçekleştirildi bu topraklarda. Türkiye'nin değerlerinin katliamı kısacası... Bu gidişe dur demeyenler şimdi çeksinler bakalım cezalarını. Kendi ürettiğimizi dışarıdan alıyoruz. Hoş, üretmek diye bir kavram da yok ama (!).. Tüketmeye teşvik ediliyoruz, üretmeye değil. Üreteceğimiz her yolun girişi tıkalı. Denetleyen ne yapabilir ki... Başta bu düzenden sorumlu devletin, halkının çıkarlarını gözetmesi gerekir. Böyle bir şey de mümkün değil. Zira bırakın halkın çıkarını gözetmeyi, açlık sınırında yaşayan vatandaşın cebindeki üç kuruşa göz dikiliyor zenginin cebine daha fazla atmak için. Neyse, bu konu böyle uzar gider. Zaten tükettiğimiz her şey ya ithal ya da katkı maddeleri ile dolu. Zararımıza olan sonuçlardan beğenelim beğenebildiğimiz kadar (!)..

4 yorum

Aradığın bilgi, eğlence ve arkadaşlar burada.