+1

Bu soruya biraz kalıpların ötesinde cevap vermek istiyorum.

Bilgi hakkında bir kavrayış beraberinde bilme eylemi hakkındaki kavrayışı da getirir. Bilginin ne olduğunu bilmeden önce "bil" fiili hakkında derinleşmek gerekir. Bu kelimeyi ya da içerdiği öznitelikleri ile kavramı anlamaya çalışma beyinde bir efor, bir işçiliktir. Bunu düşünce dünyana işlemek zihnine yerleştirmektir. Elbette yerleştirme bir mekan ve form içerir. Kavramsal olarak aktarmaktan ziyade örnekleme ile anlatmak gerekirse "Prensip" kavramı bu soruya gayet uygun bir cevap olacaktır.

İnsanlar prensip sahibi olabilirler. Bu prensipler/ilkeler hayatını şekillendirir. Örneğin doğruyu söylemek, her neyle karşılaşırsa karşılaşsın her zaman doğruyu dillendirmek bir prensiptir. Bunu hayatına işlemek kişiyi prensipli bir insan kılar. Prensipler çoğaldıkça bu prensiplerle beraber gelen bilgiler insanın hayatına dolayısı ile zihnine işlemeye başlar.

Prensipleri oluşturan ögeleri bir çok kanaldan edinebilirsiniz. Örneğin kitaplardan, insanlardan, insanların yaşantılarından, doğadan vs heryerden olabilir. Bunu hayatına geçirmek ise emekle beraberdir. Prensibin kendisi oluncaya kadar yani "dürüst" olana dek prensibi taşıyan taşımaya çalışan işleyen işlemye çalışan kişi olunur fakat en sonunda prensibin kendisi olunur. Çevrendeki insanlar seni dürüstlüğün temsili olarak nitelendirdiğinde de bu bilginin sende yeşermiş sende doğmuş olduğunu gözlemlemeye ve yaşamaya başlarsın. Bunu yaşadıkça işte o bilginin esasını aslına özüne erişirsin ve kendine katarsın. O bilgi seninle senleşir sende içselleşir ve yaşamın temellerine kadar iner. Hatta bazıları için temelin kendisi olur.

Sorunun en güzel ve kısa cevabı "Felsefe yapmaktır".

1 0
paylaş
+1

"Hafızaya kazımak" deyimini kullanabiliriz.

1 0
paylaş

Aradığın bilgi, eğlence ve arkadaşlar burada.