bir işi olabildiğince özen göstermeden üstünde durmadan titizlik gösterilme.. ( baştan savma )
iyi olan her şeyin yapılmaması bir insanın kötü yola teşvik etmek ahlakının.. ( baştan çıkmak )
genellikle bir kimseyim iyi yoldan çıkarıp kötü yolda teşvik etmek onu yold.. ( baştan çıkarmak )
tepeden tırnağa olan her şeyi anlamına gelir bir şeyi olabildiğince a'dan z.. ( baştan aşağı )
birinin en ön durumda olması ilk başta gelmesi nerede olursa olsun en başta.. ( başta gelmek )
karşısındaki bir kimseye karşı onu baş tacı etmek onu yükseklere çıkarmak h.. ( baş tacı etmek )
birine karşı isyanda bulunmak ona karşı gelmek ne yapacağını bilememek karş.. ( baş kaldırmak )
kafası dik oldukça kibirli olan bir kimseyi tabir eder hiç kimseden bak bun.. ( başı yukarda )
bir kimsenin olabildiğince yorgunluğunu atmış olması üzerinde hiçbir yorgun.. ( başı yerine gelmek )
gürültülü olan bir ortamda olan kişinin üzüntü veya başka bir neden ile bir.. ( başı tutmak )
olabildiğince gürültülü olan kalabalık bir ortamda kalmasıdır. gürültüyü ka.. ( başı şişmek )
bir işin sonunun gelmemesi bu işin oldukça dağınık karmakarışık bir hal alm.. ( başı sonu belli değil )
bir kimsenin zor durumda kalması başına tehlikeye koyabilecek işler yapan b.. ( başı sıkışmak )
başını yerden kaldırmayan utanç duyan bir kimsenin sağına soluna bakmamasi... ( başı önünde )
ailesinde vefat eden bir kimseye söylenen teselli sözü. ölenle ölünmez onun.. ( başınız sağ olsun )
bir kimseyi içinde tehlikeli olan bir durumun içerisinde bırakmak onun zara.. ( başını yakmak )
elinde olan fırsatı değerlendirememek yapılmış olan bir iyiliği karşılıksız.. ( başını taşa vurmak )
bir kimsenin gürültülü olan bir ortamda başının etini yemek baş ağrısına yo.. ( başını şişirmek )
sürekli olarak aynı şeyi izlemek ısrarcı bir tavır takınmak o kimsenin dere.. ( başının etini yemek )
bir kimsenin başına oldukça sıkıntılı bir duruma sokan baş belası ona eziye.. ( başının derdi )
kendisine yapılmış olan bir iyiliğin onu iyiliği nasıl kurnazca bir şekilde.. ( başının altından çıkmak )
bir kimsenin o kadar çok kişi vardır ki artık kendi başına bile kaşımaya va.. ( başını kaşımaya vakti olmamak )
bir işi yapan bir kişinin sürekli olarak işle ilgilenmesi ara vermeden işin.. ( başını kaldırmamak )
eline hangi işi alırsa alsın onu eksik tamamlamadan bırakmak yapılan bir iş.. ( başını gözünü yarmak )
kafasını ezmek bir kimseye öyle bir kötülük yapılmış olacak ki artık daha f.. ( başını ezmek )
hayranlık verecek derecede ilgi çekici olmak veya bir kimsenin ayakta durma.. ( başını döndürmek )
oldukça sessiz bir ortamda bulunmak gürültüden kalabalıktan uzak durmak sak.. ( başını dinlemek )
hiçbir gözetim altında bulunmamak başında hiçbir sorumluluğunun olmaması ba.. ( başını boş bırakmak )
bir kimsenin durduk yere başını belaya sokması yani üzücü bir durum içerisi.. ( başını belaya sokmak )
bir şeyim koruyup gözetleme başında beklemek ona kötü bir şey gelmesin diye.. ( başında beklemek )
artık hayattan sıkılmış olacağı ki kimseye haber vermeden kimsenin haberi o.. ( başını alıp gitmek )
yapmış olduğu bir şeyden kendisini kurtaramamak ondan vazgeçmemek veya sıkı.. ( başını alamamak )
karşısındaki bir kimsenin o kadar çok konuşmuş ki artık konuşmasını istemem.. ( başını ağrıtmak )
yapılmış olan bir iyiliği artık o kadar çok söylemiş ki baktıracak derecede.. ( başında paralansın )
herhangi bir şeyi yapmamak için bahaneler uydurmak ertelemek onu yapmak ist.. ( başından atmak )
yaşamış olduğu durumun üzücü veya kırıcı bir olayın yaşanması ile kişiye ut.. ( başından aşağı kaynar sular dökülmek )
daha önce bir durumu yaşamış olmak söz konusu olan bir durumu veya olayı ya.. ( başından geçmek )
ışlerin o kadar büyük ki yapamayacak durumda olması kendinden büyük işlere .. ( başından büyük işlere girişmek )
kendisine rahatsızlık veren birine göndermek başından gitmesini istemek vey.. ( başından def etmek )
bir kimsenin karşısındaki kişiye saygı sevgi ve hürmet eden birinin olması .. ( başına bir ağzından lokmasını al )
bir kimsenin kötü durumda olan kendi ihtiyacını gideren yiyecek olan birini.. ( başına kalmak )
bir kimsenin başkası için yapmış olduğu iyiliği onun yüzüne karşı söyleyip .. ( başına kakmak )
sürekli olarak onunda başında olmak onu rahatsız edecek şekilde hareketler .. ( başına dikilmek )
birini kötü duruma düşürmek onun düştüğü durumdan kurtaramamak arkasından g.. ( başına çorap örmek )
bir kimsenin yakınlığına fırsat bilip ondan şımarıkça hareketler yapmak onu.. ( başına çıkmak )
hiç kimseden izin almadan kendi istediği şekilde hareket etmeyi seven biril.. ( başına buyruk )
bir şeyin istenmediği bir durum ile karşılaşmak ve sürekli onun yanında olm.. ( başında bitmek )
bir kimsenin istemediği bir durum ile karşılaşması onun ile karşı karşıya k.. ( başına bir iş gelmek )
bir şeyi kendisine sıkıntı verecek duruma getirmek ondan tedirgin olmak bir.. ( başına bela etmek )
bir kimseye belli edip onu seve seve memnuniyetle karşılamak ondan rahatsız.. ( başımla beraber )
sözlüğe git